🛡️ “KADİR ŞEKER’DEN AHMET SÜLÜŞOĞLU’NA: TÜRKİYE’DE MEŞRU MÜDAFAA NEREDE BAŞLAR, NEREDE BİTER?” MEŞRU MÜDAFAA NEDİR? HUKUKİ TANIMI VE KOŞULLARI
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 25. maddesinde meşru müdafaa şöyle düzenlenmiştir:
TCK m. 25 / 1:
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda, hal ve koşullara göre, saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”
TCK m. 25 / 2:
“Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, başka suretle korunmak imkânı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlike karşısında, bilerek neden olmadığı hallerde ve tehlikenin ağırlığı ile kullanılan savunma aracı arasında orantı bulunduktan sonra işlenen fiillerden dolayı da ceza verilmez.”
Bu hükümlerden anlaşılması gerekenler:
- Haksız saldırı olmalı: Müdafaa, haklıya karşı değil, haksız saldırıya karşı yapılır.
- Anında ve zorunlu olmalı: Müdafaanın gecikmesi suç haline dönüşebilir (örneğin, saldırı geçtikten sonra intikam almak amaçlı saldırı).
- Orantılı olmalı: Müdafaa sınırları aşılmamalı; saldırıya göre orantılı bir savunma olmalı.
- Başka korunma yolu yoksa: Yani saldırıyı başka bir yöntemle durdurmak mümkün değilse meşru müdafaa kabul edilir.
Ayrıca, TCK m. 27 / 2 hükmü, “meşru müdafaanın sınırının aşılması” durumunda ceza verilmesine yer verilmeyeceği istisnasını düzenler.
📚 Meşru Müdafaanın Unsurları
Meşru müdafaanın geçerli olabilmesi için şu unsurların varlığı şarttır:
- Haksız saldırı: Saldırının hukuka aykırı olması gerekir.
- Ani saldırı: Saldırı ve savunma arasında zaman farkı olmamalıdır.
- Savunma fiili: Müdafaa edilirken gerçekleştirilen eylem.
- Orantılılık: Savunmanın saldırının düzeyiyle orantılı olması gerekir.
- Başka çare bulunmaması: Müdafaa dışında başka korunma yolu yoksa.
📌 Meşru Müdafaa ve Meşru Müdafaanın Sınırının Aşılması
Meşru müdafaa sınırları aşıldığında ölüm, ağır yaralama gibi sonuçlar doğursa, bu durumda sınırın aşılması kavramı gündeme gelir. TCK m. 27/2 hükmü bu durumu düzenler:
TCK m. 27 / 2: “Meşru müdafaanın sınırlarını aşan kimse, kendisine saldırılan kimseye karşı işlediği fiilden dolayı ceza görür; ancak bu fiilden dolayı ceza verilemez.”
Yani, sınırın aşılması halinde, fail tam ceza sorumluluğundan kurtulmaz; fakat ceza tayin edilirken bu aşmanın dikkate alınması gerekir.
📝 Örnek Davalar ve Tartışmalar
Aşağıda kamuoyunda bilinen üç dava üzerinden meşru müdafaa tartışmasını somutlaştıracağız:
1. Ahmet Sülüşoğlu Davası
İstanbul Halkalı’da, motosiklet sürücüsü Ahmet Sülüşoğlu ile Emniyet Müdür Yardımcısı Celal Yılmaz arasında trafik tartışması yaşanmış; Yılmaz’ın Sülüşoğlu’nu 3 kurşunla öldürdüğü olayda “meşru müdafaa” savunması öne sürülmüştür.
İlk mahkemede “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş, ancak Yargıtay bozma kararı vermiştir. Yargıtay’a göre, saldırı anında meşru müdafaa koşullarının oluşmadığı, sanığın eyleminin orantısız ve saldırı niteliği taşıdığı belirtilmiştir. Bu dava, meşru müdafaa savunmasının sınırlarını ve “saldırı mı, savunma mı?” sınırını tartışmaya açan önemli bir örnektir.
2. Kadir Şeker Olayı
Konya’da, sevgilisi Ayşe D.’yi döven Özgür Duran’ı durdurmak isterken ölümüne neden olan Kadir Şeker olayı da meşru müdafaa tartışmalarına konu olmuştur.
Sanığın savunmasına göre, olayda “kaçınma imkânı olmayan saldırıya” maruz kaldığı ve orantılı davranmaya çalıştığı ileri sürülmüştür. Ancak mahkemece Kadir Şeker’in “meşru müdafaa ve sınırın aşılması” koşullarını sağlayamadığına karar verilmiş, cezası 12 yıl 6 ay olarak belirlenmiştir.
3. Çilem Doğan Davası
Çilem Doğan olayı, aile içi şiddete karşı verilen bir meşru müdafaa örneği olarak kamuoyunda geniş yankı bulmuştur. Doğan'a verilen 15 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onanmış; mahkeme, olay gününde şiddet yaşanmadığı ve meşru müdafaa şartlarının oluşmadığı gerekçesini ileri sürmüştür. Ancak pek çok hukukçu, kadına yönelik şiddet tarihsel bir baskı ve tehlike unsuru taşıdığı için meşru müdafaa kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur.
Bu dava, özellikle kadına yönelik şiddet ve meşru müdafaa sınırlarının toplumsal cinsiyet perspektifinden yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
🔗 Önceki Yazılarımıza Bağlantılar (Internal Linking)
- Meşru müdafaa savunmasının sonuçlarına bağlı olarak bir ceza davası sonrası tazminat hakkı doğabilir. Bununla ilgili olarak Ceza Davası Sonrası Tazminat Davası adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Sosyal medya paylaşımlarında suç işlenip işlenmediğini tartıştığımız yazımızda delillerin kullanımı ve “hakaret” meselesi meşru müdafaa savunmasını etkileyebilir. Bu nedenle [Sosyal Medyada Paylaşım Yaparken Suç İşliyor Olabilir misiniz?] adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.
- Aynı şekilde, “Hakkınızda Dava Açılmıştır” diyerek gelen mesajların birçok suçun başlangıcı olabileceği hususunda, meşru müdafaa savunması gündeme gelebilir. Bu yazımızı da internet sayfamızda inceleyebilirsiniz.
🟩 Meşru Müdafaada Sınırının Aşılması – Yargıtay Kararlarından Örnek Olaylar Zinciri
Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2013/264
Aynı köyde yaşayan ve aralarında geçmişe dayalı husumet bulunan taraflar arasında, mağdurun sanığa saldırması sonucu olay meydana gelmiştir. Mağdur, sanığı yere yatırarak boğazını sıkıp vurmuş, kardeşi de sanığın ayaklarını tutarak savunmasını engellemiştir. Sanık, devam eden bu saldırıdan kurtulmak amacıyla cebindeki çakı bıçağını çıkarıp rastgele sallamış, mağdurun göğüs ve bacak bölgesinden yaralanmasına neden olmuştur.
Saldırı sonucu mağdur hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış, sanık ise olay yerinden uzaklaşarak birkaç gün sonra kendi isteğiyle teslim olmuştur.
Yargıtay, olayda meşru savunma hakkının doğduğunu, ancak sanığın savunmada orantılılığı aştığını belirtmiştir. Buna karşın, sanığın saldırı altındayken duyduğu korku, panik ve heyecan nedeniyle sınırı aştığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, sanığın fiilinde TCK m.27/2 kapsamında “mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle sınırın aşılması” hali bulunduğu kabul edilerek, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/2272, Karar No: 2014/3418, Tarih: 09.06.2014)
Maktul, daha önce sanığa “bu gece senin mezarını kazacağım, seni öldüreceğim” diye tehdit etmiş; olay günü ise silahla sanığın lokantasının önüne gelip üzerine silah doğrultmuştur. Sanık, kendisine karşı gerçekleşmesi kesin olan haksız saldırıyı anın şartlarına göre orantılı şekilde defetmek amacıyla silahını çekip maktulü öldürmüştür. Bu nedenle, olayda meşru müdafaa şartlarının gerçekleştiği ve sanığın kasten adam öldürme suçundan beraat etmesi gerektiği savunulmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurul Kararı – Esas No: 2012/1-1286, Karar No: 2012/1-1286, Tarih: 28.05.2013
Sanık ile mağdur arasında eski bir husumet bulunmaktadır. Mağdur, sanığa saldırarak onu yere yatırmış, vurmuş ve boğazını sıkarken kardeşi de sanığın ayaklarını tutmuştur. Sanık, kurtulmak için cebindeki çakıyla mağduru göğsünden yaralamıştır. Olayda sanığın, devam eden saldırıdan kaynaklanan korku ve panikle hareket ettiği, bu nedenle meşru savunmada sınırı mazur görülebilecek bir heyecan ve telaşla aştığı kabul edilmiştir. Bu kapsamda, TCK 27/2 uyarınca sanığın meşru müdafaada sınırın aşılması nedeniyle beraatine karar verilmelidir.
📈 Uygulamada Meşru Müdafaa Savunmasının Önemi
Meşru müdafaa argümanı, ceza yargılamasında failin aklanmasını sağlayabileceği gibi, sınırların aşılması halinde ceza indirimi yolunu da açabilir. Ancak her olay ayrı değerlendirilir; somut olayın koşulları, saldırı hızı, silah varlığı, kaçma imkânı gibi etmenler kritik rol oynar.
Ayrıca, meşru müdafaa savunması failin eylemine ceza verilmesine yer olmadığı kararına (CMK m. 223/2) kadar taşıyabilir.
🏁 Sonuç
Meşru müdafaa, haklı bir savunmayı koruyan çok güçlü bir hukuki sebeptir. Fakat yanlış anlaşılmaları önlemek için:
- Saldırı gerçekten haksız mıydı?
- Müdafaa anlık ve zorunlu muydu?
- Kullanılan savunma aracı saldırıyla orantılı mıydı?
- Başka korunma yolu yok muydu?
Bu soruların “evet” ile yanıtlandığı hallerde meşru müdafaa savunması başarıyla kullanılabilir. Elbette olaylar nadiren saf biçimde bu kriterleri karşılar. Bu yüzden özellikle örnek dava dosyaları üzerinden yapılan tartışmalar, meşru müdafaa kurallarını anlamak açısından çok öğreticidir.
Bu yazı genel bilgilendirme amaçlıdır. Somut olaylarınızda bir avukata danışmanız önerilir. Meşru savunma ve bunula ilgili ceza davaları dosyaları üzerinde önemle durulması gereken süreçlerdendir. Haklarınızı bilmeniz, süreci daha az yıpratıcı hale getirir ve ileride hak kaybı yaşamanızı engeller. Biz de ATE Hukuk ve Hukuk Bürosu olarak tüm bu hukuki işlemlerde profesyonel destek sağlamaktayız.